ABD ve Sovyetler Birliği’nin üstünlük mücadelesi verdiği Soğuk Savaş döneminde, CIA için çalışan biyolojik savaş bilimcisi Dr. Frank Olson’un 1953 yılında yaşanan gizemli ölümü hâlâ tartışma konusu. Dr. Olson’un ailesi, bilim insanının söylendiği gibi intihar ettiğini değil, öldürüldüğünü iddia ediyor. Ortaya çıkan yeni belgeler ise CIA’nın gizli zihin kontrol programının iç yüzünü ve Dr. Olson’un ölümüne dair karanlık sırları açığa çıkarıyor.
CIA’nın gizli zihin kontrol programı MKUltra üzerinde çalışan bilim insanı Dr. Frank Olson’un son günleri, 1953 yılındaki ölümünden sonra ilk kez gün yüzüne çıktı. CIA’in 1953-1964 yılları arasında yürüttüğü MKUltra programı, sorgulamalarda kullanılabilecek, kişileri zayıflatacak, beyin yıkama ve psikolojik işkence yoluyla itiraflara zorlayacak prosedürler ve ilaçlar geliştirmeyi amaçlıyordu.
Yeni belgeler, Dr. Olson’un patronu ve Ordu Kimyasal Kolordusu Özel Harekat Birimi’nin eski şefi olan Vincent Ruwet’in gizliliği kaldırılan bir açıklamasını içeriyor. Ruwet’in birinci elden anlatımı, aralık ayında gizliliği kaldırılan projeye ait belgelerin bir parçası ve Dr. Olson’ın Deep Creek Gölü deneyi sırasında ve sonrasındaki ruh halini ayrıntılı olarak anlatıyor. Maryland'deki Deep Creek Gölü, CIA'in zihin kontrolü deneyleri yürüttüğü bir yer olarak biliniyor.
Açıklanan belgede Ruwet, Dr. Olson için şu ifadeleri kullanıyor: “Çok sosyal biriydi. Şaka yapmayı severdi, aşırıya kaçmazdı. Sosyal olarak çok popülerdi, partilerin aranan insanıydı.” Dr. Olson, deney sonrası kahvaltıda tedirgin görünüyordu. Bu durum, MKUltra deneyinin getirdiği koşullar altında anormal değildi.
Dr. Olson, 23 Kasım’da Ruwet ile bir araya gelerek kendisine işten çıkarılması mı yoksa istifa etmesi mi gerektiğini sordu. Ruwet, bu yorumlar karşısında “şaşkına döndü” ve bilim insanının davranışlarının daha da kötüleştiğini belirtti. 24 Kasım 1953 Salı günü, Dr. Olson’un ofisinde telaşlı bir şekilde görüldüğü kaydedildi. Ruwet, Dr. Olson’u teselli etmeye çalıştı, ancak bir saatlik tartışmaların ardından Dr. Olson’un psikiyatrik yardıma ihtiyacı olduğu ortaya çıktı.
Dr. Olson, arkadaşı Dr. Robert Lashbrook ile birlikte New York’taki bir psikiyatristle görüşme ayarladı. Uçuş sırasında çok kaygılıydı ve birinin onu kaçırmaya çalıştığı hissine kapıldı. Psikiyatristle görüştüler ama Dr. Olson o kadar şüphelendi ki görüşme yarıda kesildi. Bu durum, onun içinde bulunduğu psikolojik durumun bir yansımasıydı.
Dr. Olson, akşam saat 20.30’da Broadway’de sahnelenen ‘Ben ve Juliet’ adlı gösteriyi izlemeye gitti. Ruwet, o akşam Dr. Olson’un çok sinirli ve telaşlı olduğunu belirtti. Oyun sonrası tek başına dolaşmak istedi ve Manhattan’ın karanlık sokaklarında kayboldu. Dr. Olson, bu durumu “Evet, doğru. Rüya görmüş olmalıyım” diyerek sorguladı.
Daha sonra, New York’taki bir otel odasından ‘düşerek’ hayatını kaybetti. 1994 yılında Dr. Olson’un en büyük oğlu, babasının cesedini mezardan çıkardı. Patolog, Dr. Olson’un yüzünde yaralanmalar olmadığına ve odasında öldürülüp daha sonra pencereden atıldığına dair bir yaralanma bulunduğuna karar verdi. Dr. Olson’un ailesi, onun işin doğası gereği rahatsız olmaya başladığını ve güvenlik riski oluşturduğuna dair işaretler gösterdiğini düşünüyor.